16 Haziran 2023 Cuma

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim.


Bu kararı vermemde en önemli etken ülkemizin güncel sosyolojik-kültürel gerçekliği kadar yıllardır bir türlü yapılmayan veya yapılmak istenmeyen (kendimle çelişmemek adına yapılması mümkün olmayan da diyebiliriz) meslek örgütlerinin; mesleki ilkeleri ve kültürünü ortaya koyabilecek düzenlemelerin yapılmamasını da sayabilirim.

Bu yazdığım konu size yabancı gelebilir. Ancak yıllardır bu tartışmayı yapıyor ,çevremle konuşuyor, hatta somut denebilecek katkıları da ortaya koymuştum oysaki...


Durumun tespitine kısaca başlamak istiyorum...


Meslek yasamız ve yönetmeliğimiz ülkemizdeki “meslek yöneticilerimizi” diğer tüm meslek kuruluşlarında olduğu gibi yapısı gereği “oligarşik/bürokratik” birer mekanizma haline getirmektedir. Bu oligarşinin huzur hakları, ödenekleri, sosyal statüleri ve yandaşlarına devşire-bildikleri imkanları ile değişimlerin değil aksine statükonun korunması dışında hiçbir görev ve fonkisyonları yoktur.


Yıllardır;

  • Meslek kuruluşlarımız için birlik bir iç tüzük çalışması yapmak suretiyle pek çok konuyu düzenleyebiliriz diye,

  • Tureb eğitim gezileri gibi bir imkanımız varken birliğin tüm odalara birer acente şubesi açarak ve onlara bölgesel olarak turların düzenlenmesini sağlayarak ve sadece üye aidatına bağlı olmadan sürekli bir kazanç sağlayabiliriz diye,

  • Parasızlık/bütçesizlikten dolayı sürekli hale gelen dil sınavları ve eğitim gezilerine kurumsal bir yaklaşımla eş dosttan değil bir eğitim programı uygulamaya koyarak pedagojik formasyonu olan meslektaşların katılacağı bir sınavla bir “eğitmen havuzunun” oluşturalım diye,

  • Dil sınavlarını kurumsal ciddiyetleri gereği üniversitelerin yabancı dil fakültelerine yaptırılsın diye,

  • Mesleğin halk ve devlet nezdinde ciddiyetle fark edilmesi, ciddiye alınması, mesleğin diğer meslek gruplarıyla dayanışma içerisine girerek kamusal karakteri gereği sürekli çalışma yapılsın diye,

  • Yasa ve yönetmeliğin izin vermediği katılımcılığa ve karar süreçlerinde tabana yayılmayı sağlayabilecek düzenlemeleri yapalım diye,

  • Meslek odalarının tüm seçimlerde tüm üyelere açılarak aday olmak isteyen herkesin kendi tanıtımını yapmaya izin vermesi ve tüm sosyal medya mecraları ile açılması sağlansın diye,

  • Kuruluşundan beri aynı kadronun başında bulunduğu Disiplin kurulunun halen meslek etiğine aykırı, hakkımız olan yevmiye yerine hanut gelirlerinin kurumsal olarak ikame ederek meslek etiğimizin dejenere edilmesine ses çıkarmayan; haksız rekabete yol açan meslektaşları cezalndırmayan kurulumuz artık bir şeyler yapsın diye,

  • “Hanut” gelirlerini konuşmayarak, saklayarak; vergilendirmeden kaçarak gerçek bir meslek kolu olunamayacağı gerçeği nihayet kabul edilsin diye,

  • Nadir dillerin mağduriyeti konusunda bir şeyler yapılsın diye,

  • Denetimler meslektaşları mağdur etmesin diye,

  • Genelgelerle sınırlanan ve zorlaştırılan denetim mekanizmasının kanun çizgisine tekrar çekilmesi konusunda mahkemelere gidilsin diye,

  • Eksi operasyonların maliyetinin tüm turizm paydaşlarının ve özellikle rehberlerin emeği üzerinden yapılarak ; kültür turizmini yok ettiğini anlatalım diye,

  • Meslektaşlarımızın hastalık, sakatlık, ölüm durumlarında azami destek sağlayabilecek sigorta uygulamasının seçimlik bir hizmet değil zorunlu olarak yapılmasının bir gereklilik olduğu gerçeği kabul edilsin diye,

  • Odaların ve birliğin çalışanlarının her seçim döneminde tekrar iş akdi yapılarak sekreteryaların seçilmişlerle aynı süre içerisinde hizmet vermelerinin; gereksiz kıdem tazminatlarının rehber üyelerimizin sırtına yüklenmesinin doğru olmadığının duyurulması için,

  • Tarihi-doğal alanların talanına, Ayasofya/Kariye Sorunlarına, restorasyonlar sorunsalına, mesleğin genel itibarsızlaşması sorunsalına iktidarın muhalifi görünmeyelim diye ses çıkarmamanın bizi var edeceğini değil; yok olma meselesi haline geldiğini görelim diye,

  • Acenteler birliğinin hakaretamiz çıkışlarına en basitinden bir pasif eylem ( siyah kurdele takmak bile en azından bir şey olabilirdi) iradesi koyarak meslektaşlarımıza moral vermenin ne kadar gerekli olduğunun bilinmesi için elimden geleni dilim döndüğünce yaptım.

  • Baktım ne arayan var ne soran... Kimsenin umurunda değil... Sözüm ona mesleğimizi bir emek bileşeni olarak gören cenahta yukarıdaki konularda hiçbir rahatsızlık hissi görmedim. Hatta çok rahat oldukları ve lümpence odaların araçlarını özel işlerinde kullanarak ve hiçbir açıklama veya özeleştiri yapmadan görevlerine devam ettiklerini gördüm.

    Genç kuşakların önünün açılması adına rehberlik meslek mücadelesinden çekildiğimi , hiçbir kurula aday olmayacağımı ve herhangi bir irade beyanında bulunmayacağını taahhüt ederek hepinize veda ediyorum...

    Herkese sevgi ve selamlarımı sunuyorum...

          Mehmet Ulusoy

3 yorum:

  1. Mesleğimizin dünü ,bugünü ve yarınlarının tarafsız ve ortak akıl ile bir rehber sempozyumu ile ele alınması konusu çok önemlidir.
    Bu yüzleşme , hesaplasma ve sonucunda helalleşme çok geç kalınmış elzem bir bir konudur.Bu yazınızın böyle bir insiyatifi tetiklemesi dileği ile.

    YanıtlaSil
  2. Mucadelene şahitlik etmiş biri olarak emeklerin için teşekkürler ediyorum. İyi bir dost ve meslek buyugumsun. Saygilarimla

    YanıtlaSil
  3. Herbir kelimesi doğru.!.
    Meslek odalarımiz ile ilgili sorunlar dile getirildiğinde birkaç defa ' meslek odaları demokrasinin mutfakları olmalıdırlar ' diye bir ifade kullanmıştım.Sanıım yukaridaki yazi bu ifademin doğru olduğunu gösteriyor .

    YanıtlaSil

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...