2 Kasım 2015 Pazartesi

2 Kasım Sabahına Uyanmak


7 Haziran seçimlerinden sonra gelişen olayları düşündüm ;  terör saldırıları, yüzlerce masum gencin canlı bombalarla katli, sokağa çıkma yasakları,uykusunda  ensesinden vurulan polisler,karakol baskınları,kazılan hendekler, şehit cenazeleri, sınırlarda bekletilen cesetler, Tv kanallarının platformlardan atılışı, gazete baskınları, gazetelere kayyum atanması, yayın yasakları gibi çok üzüntü verici gelişmelere tanık olduk.
Ekonomik durgunluk, döviz artışları, umutsuzluk, korku tüm toplumda derinden sezilen endişe  sokaklara sirayet etmişti.
Ülkemizin hukuk devleti olması, yargımızın bağımsızlığı, demokratik hakların gerileyişi gibi  konuların tüm toplumda hissedildiği yargısına kapılmış durumdaydım. 
Öyle ya baskı sonsuz dek sürecek değildi... Tüm dünyada olduğu gibi toplum bir yerde tepkisini verecek; muktedirler iktidarlarını hoyratça kullanamayacak, demokratik mekanizmalar işleyecek ve  restorasyon ve yeniden inşaa başlayacaktı.
Demokrasinin ekmek-su gibi temel ihtiyaç olduğunun bilincindeydim.
İnsanlar yoksul da olsa, fakir de olsa , cahil de olsa artık baskıların seçimler eliyle gerileyeceği  umudunu besliyordum.
Evet ve sanırım istenilen oldu.. Seçimin galibi tam bu olayların sebep verdiği "korku" oldu...İş  korkusu, kriz korkusu, enflasyon korkusu, "verelim 400" ü huzurumuz kaçmasın korkusu, alternatifsizlik korkusu, perpektifsizlik korkusu...
Velhasıl ülkemizde demokrasi ekmek-su kadar önemli değilmiş...
Ekonomik çıkarlar tüm ideal değerlerin önünde imiş...
Kimselere küfür etmenin, memleketten kaçmanın hesaplarını yapmanın hiç bir anlamı yok... 
Gerçeği kabullenmeli ve insana en baştan yatırım yapmanın yolları aranmalı, 92 yıllık Cumhuriyet serüvenimizde demokrasinin toplumca nereye konumlandırıldığının tartışması bu yazının çapını aşar. 
Ülkemiz insanı ekonomik fayda temelli- muhafazakar-elitlerin sorunu olarak adlandırılan temel haklar, internet yasakları veya yolsuzluklara veya basın özgürlüğünü birincil sorun addetmiyor.
Hatta kendi düşüncesinde değilse "başkalarının" bombalarla paramparça edilmesine dahi aldırış etmiyor..Anlaşılan bu..
Olanlar ise canlara oldu... Her biri cihan parçası çocuklarımız; kentlerde, dağlarda, karakollarda... Korku adına ailelerine ömür boyu ve kuşaklarca unutulmayacak acılar yaşatıp, hayatının baharında solan çiçeklerimize...
Eee? Ne yapılacak? İnternet başından ayrılarak politikanın merkezine girilecek, sahaya, alanlara, halkın içine... Sanal alemi tüm alem sanmayacağız, ayrımcı- seçkinci - dışlayıcı olmayacağız...eğitimden vazgeçmeyeceğiz... Demokrasinin- dayanışmanın- eşitliğin-uygarlığın  ve hoşgörünün  ekonomik  çıkarlara bağlanmadan talep edilmesinin erdemini yayacağız... Umutsuz olmayacağız..Uzaktan  küfrederek kimseyi değiştiremeyiz- dönüştüremeyiz...  
Durmak yok yola devam...Önemli olan istikrar... 
Not: Oda seçimlerine ilişkin bir şeyler yazmak gelmedi içimden..

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...