21 Mayıs 2020 Perşembe

Kule...! Bu bir SOS Çağrısıdır.. Sesimiz Geliyor mu?


Değerli meslektaşlarım, Covid 19’un bizleri evlerimize hapsetmesinin kendi adıma 70.gününde ülkemizin, dünyanın, mesleğimizin geleceği konusundaki tedirginliğim ve devamındaki büyük belirsizlikler devam ederken; meslek örgütümüzün yaptıklarını, yapmadıklarını veya yapamadıklarını izliyorum. Tabii bir de yapmak istemedikleri de olabilir... Ancak ona kafa yormuyorum açıkçası… Bir kere çok açık ve somut olarak ortaya çıktı ki meslek birliğimizin kriz planı yok (muş)! Olmalı hem de yöneticilerin insafına bırakılmadan ve herkesin içeriğini bileceği bir planın ve uygulamanın olması gerekir. Hem de onların ne yapıp ne yapmak istemediklerine bakmaksızın olmalı…
Bu kriz planının rehber üyelerimize yönetici, delege veya başkaca bir sıfatları olmaksızın hepsine anlatılması ve gerekçelendirilmesi gerekiyor. Bu kriz-planı yasaya konulamaz, yönetmeliğe konulabilir ancak yönetmeliği değiştirme süreci çok meşakkatli ve bakanlık eşgüdümüyle yürüdüğü için en uygun yol birlik yönetiminin hemen bir tüzük çalışmasına gitmesidir.
Tüzük bağlayıcıdır (kanunlara ve yönetmeliklere uygun olduğu müddetçe), seçilecekleri bağlar ve kapsayıcı olarak düzenlenebilir. Tüm meslektaşlarımızı tartışmaya ve işlerin takibi açısından konulara ortak etmeyi uygun görüyorum. Tüzük işinin başka yönetimleri bekleyecek durumu yok bence acilen bir şeyler yapılmalıdır. Acil gördüğüm konuları şu şekilde saydım.
             Tureb YK acilen bir tüzük hazırlayarak; küresel salgın hastalık ve benzeri aciliyet gerektiren durumlarında yapılacak çalışmaları peşinen hazır tutmalıdır. Böylesi durumların seçilecek yönetimlerin yönetim kabiliyetine, dünya görüşüne, takdir yetkisine bırakılmadan tüzük eliyle zorunlu hale getirilmesi zaruri bir ihtiyaçtır.
             Tureb YK elindeki RBS verilerini kullanarak yaş, sigorta, kalıcı hastalık veya düşkünlük gibi üyelerin maruz kaldığı/kalacağı zor durumlardan etkilenecek üyeleri tespit etmelidir; bunlardan yaşları dolaysıyla kısıtlamaya maruz kalarak, ilaçlarını alamayanlar, ihtiyacı olanlar, tedaviye götürülmesi gerekenler, alışveriş ihtiyacı olanlar için saha çalışmasını odalar vasıtası ve gönüllüler eliyle yapmak zorundadır.
             Bahsi geçen tüm iş ve işlemlerin ücretsiz yapılması gerekir.
             Tureb YK kriz plan ve örgütlemesi yaparak krizlere yıllık belirli bir ücreti (bütçenin veya sınav gelirlerinin veya gezi gelirlerinin oranı tüzükte belirlenebilir) kenara koymayı taahhüt etmeli veya alt yapısı sağlam bir mesleki yardım sandığı oluşturmalıdır. Hatta daimî gelir elde edebileceği enstrümanlar geliştirerek ciddi birikimler yapmalıdırlar. Krizde anlaşıldı ki parasız bir birliğe kimsenin ihtiyacı yok.
             Bu paraları yatıracağı banka veya bankalarla da herhangi bir aracı olmaksızın (bizim durumuzda bakanlık gibi) tüketici kredisi veya mikro kredi veya faizsiz ve masrafsız kredi pazarlıklarını kendisi sürdürmelidir.
             Kriz nedeniyle çalışamayacak olan meslektaşların eylemli olmak için ödedikleri kart ücretleri konusunda pandemi-küresel salgın veya mücbir sebep durumlarında üyelere ne şekilde kolaylık sağlanacağını veya ücret iade oranlarını da ortaya koymalılar.
             Eğitim gezilerinin esaslarının (hem eğitmen seçimi hem de acente seçimine ilişkin objektif ve açık ilkeleri bulunan nesnel koşulların belirlenmesi suretiyle) tüzükle belirlenerek şu andaki rezalet durum ortadan ebediyen kaldırılmalıdır.
             Odalarda ve birlikte çalışanların özlük hakları ve benzeri durumlar da tüzükle belirlenmeli; oda veya birlik yönetimlerinin keyfine bırakılmamalıdır.
             Çok büyük masraf teşkil eden genel sekreterlik müessesinin profesyoneller eliyle değil meslektaşlar arasında yapılmak suretiyle çok daha ekonomik hale getirilmesi.
·        Rehber üyelerin bilgilendirilmesi hususunun belirlenmiş ve duyurulacak tarihlerde düzenli olarak sürmesinin bir zorunluluk haline getirilmesi gerekir.
         Bu süreçte meydana gelen çok sayıdaki rehber ölümlerinin meslek kaynaklı olmasından dolayı çok acilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “fiili hizmet zammı” olarak geçen yıpranma payı ile çalışma koşullarının ağır olması sebebiyle diğer mesleklere nazaran daha fazla efor sarf edilen ve diğer mesleklerden daha fazla yıpranmaya maruz kalınan işlerde daha çabuk emekli olunması için bu kanundan faydalanmak isteyen; Türk Hemşireler derneği, Türkiye Denizciler Sendikası, Demokrat Eğitimciler Sendikası, Yargıçlar ve Savcılar Birliği ile temas kurarak ve meslektaşların ölüm istatistiklerini de barındıran bir çalışmanın yapılarak meclisteki tüm partilere gidilmesini aciliyet sayıyorum... Hatta yeşil pasaporttan bile acil bence...
       Son olarak tüm bu önerileri dinleyecek ve ciddiye alacak yöneticilere ihtiyacımız var. Kendisini emek bileşeni gören, mesleğimizin emekçi karakterinden ısrarla uzaklaşarak akademik kariyer statüsü ekleme meraklısı olmayan; 14.000 kişinin ödentileri ile kendilerini cilalamayan, “fildişi kulelerinden “inerek, insanların sıkıntılarına çözüm üretmeye istekli olan, ahbap-çavuş ilişkileri kullanarak eğitim gezilerini kapatan ve genç meslektaşları yönetici seçimlerinde yönlendirmeyen,  hepimize aynı göz hizasından bakmayı becerebilen kendisiyle barışık ve kendisine ve makamlara çok da fazla önem atfetmeyen yöneticiler lazım. Gerektiğinde kavgayı da göze alabilecek… tabii bir de bu satırları okuduktan sonra tepkilerini ortaya koyacak meslektaş da lazım… Sevgilerimle…




Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...