21 Mart 2012 Çarşamba

En İyisi Uyumak

Uykudan uyandığımda kafamdan geçenleri şöyle sıralayabilirim;
Nerdeyim? Evdeyim,
Turda değil miyim? Hayır, otel odasına benzemiyor..şükür evimdeyim..
Transfer yok muydu? Allahtan; yapmış gecenin dördünde gelmiştim eve…
Oğlum evde miydi? Yo… okula gitmiş olmalıydı..bu saatte dersi başlamış olurdu…
Kaçıncı sınıftaydı? 6.sınıftaydı…
Sahi neydi şu 4+4+4 ? Takım dizilişi gibi ama bizim çocuk ikinci dördün içindeydi…
Kaçıncı sınıfta başlıyordu şu fıkıh, hafızlık dersleri? Sanırım ikinci dört yılda seçmeli olarak başlayacaktı…
Bu dersler zorunlu muydu? Hayır seçmeliydi…
Bu dersler hangi okullarda verilecekti? Tüm okullarda…
Bizim çocuk kindar mıydı dindar mı? Şükürler olsun hiçbiri…
Alternatif görüşler var mıydı? Elbette vardı..ama bölük pörçük…
Eğitim bilimsel temellerde mi verilmeliydi? Kesinlikle…
Eğitim çocukların ihtiyaçlarına göre mi yoksa,ideolojik bir araç olarak mı şekillenmeliydi?...üffffffff….
Bahar mı geliyordu? Evet sanırım Bahar Bayramı da gelmiş çatmıştı…
Bahar ve Bayram havası var mıydı?...Ne yazık ki hayır…bu aralar dikkat edilmeliydi….
Afganistan’da ülkemizin çıkarları mı vardı?...Sanmam…ama büyük ülkeyiz ya…
Benzin fiyatı 8 kuruş artmış mıydı? Sanırım litresi 2 avroyu bulmuştu…zaten satmıştım da arabayı…
Kalkmalı mıydım işler ne durumdaydı? Gerek yoktu İşler pek bi zayıftı….
Memleketin dış borcu 600 milyar dolar mı oluştu?....hmmmm….
Heslerin durumu ne olacaktı?....şeyy….
GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmelik ne olmuştu?....bilmem…..
Pozantı cezaevi?....
Sivas davası?....
Basın özgürlüğü-tutuklu gazeteciler sorunu ne alemdeydi?....
AİHM Türkiye başvurularını askıya mı almıştı?....
ITB fuarında Türkiye standının durumu neydi?....
Meslek yasamızın durumu ne olmuştu?....
Yaz işlerine yönelik çalışmalar var mıydı?....
Dışarı çıkmalı mıydı bugün?....Sanırım dışarısı pek de tekin değildi en iyisi uyumaya devam…..

1 Mart 2012 Perşembe

Bişey Yapmalı...

Sanırım hepimizin ortak sorunudur şu “kayıtsızlık” meselesi.Hani aslında bir şeyler yapmaya meyilli de olsak ardından bizi teslim alan şu “hareketsizlik”.Küçüklükten beri içimize zerkedilmiş olan “aman çocuğum…dikkat et bak cebine bir şeyler koyarlar” gibi saf tenbihlerin veya “oğlum/kızım sana mı kaldı doğruyu söylemek…” tarzlı apolitikleştirme çabası ebeveynlerimizin veya “okulun bitsin ne yaparsan yap..” kolaycılığıyla da en sonunda “donuk”-“tepkisiz”-“kayıtsız”’lardan oluşan bir toplum haline geldik.(Kendini her şeyden soyutlamanın en güncel yolunu da bulmuş insanlarımız;kulaklık takmak.Dikkat edin tüm toplu taşıma araçlarında her yaştan insan telefonuna taktığı kulaklıkla kendini tamamen soyutlamaktadır.İsteyenler bu gözlemi kendileri de yapabilir.)Bir noktada da “nasıl olmasın” dediğinizi duyar gibiyim.O kadar darbelerden, tutuklamalardan, yargılamalardan, mapusluklardan,hasretliklerden ve soruşturmalardan elbette etkilenecektir toplum.Yılgınlaşacaktır. Korku artık toplumumuzun her alanında hissettirecektir kendini. Her yaş grubunda her toplumsal sınıfta her iş dalında. Canımız artık hiçbir şeyi eleştirmeyi-değiştirmeyi-dönüştürmeyi istemiyor; istese de mecalimiz yok.Evde-okulda-sokakta-dolmuşta-iş yerinde-trafikte-politikada-sanatta-basında-ilişkilerde gördüğümüz ve acilen değişmesi gereken tüm olumsuzlukları görmezden gelen; tavır alması gerekirken almayan “donuk” insanlar olduk çıktık.Bu durumda şüphesiz toplumsal tepkilerimizi bu denli arızaya uğratan kimi kalıptan da söz etmek gerekiyor sanırım.Şu kadercilikten mahsul “ her şey olacağına varır nasılsa bir şeyler yapılamaz..”veya “tamam olumsuzluklar var ama mühim olan can sağlığı..”gibi ; hani “en azından yaşıyoruz abi” tarzı kendini avutma tarzıyla veya “her günümüze şükür bunları bulamayanlar var..” tevazusuyla avunan insanlar.Bu tepkisiz-kayıtsız insanların başına gelebilecek her şey ve herkes de bu durumun farkında. Hele bir de kimileri var ki bu enerjisi bitmiş insanlara insanlık dışı davranmalarına karşın hiçbir tepkiyle karşılaşmıyorlar. Bu durum çok üzücü bir hal aldı. Normal koşullarda tokadını esirgemeyeceğin tipler nelere cesaret edebiliyorlar bir bilseniz…İnsanların olumsuzluklarda tepkilerini ortaya koyabilecekleri toplumlarda vatandaşın vatandaşı veya insanın insanı denetlemesi gibi resmi bir vasfı olmayan “sivil denetim/dayanışma” diye de bir kurum vardır.Mesela trafikte magandalığın kollukça cezalandırılacağını bilenler; vatandaşa da çıkışamaz çünkü vatandaş(ların) anında haklı etrafında toplanacağını bilirler.Memleketteki magandalar ise yılmış-bitmişlerin üstlerine gitmek bir yana onları mümkünse madara etme yolunu tercih ederler.Çünkü bilirler ki dayanışma ruhu yoktur.Bilirler ki trafikte birileri kavga etse kimseler dönüp bakmaz kimseler müdahale etmez; aksine daha hızlı bir şekilde olay yerinden uzaklaşmanın yolunu ararlar ve oturdukları arabalarının içinde hiç rahatsız olmadan bir de ahkam keserler.Ama camı açıp iki kelam etmezler.Etmeyeceğinizi bilenleri daha da cesaretlendiren de tam olarak bu gerçekliktir. Evet bu “aymazlık” bize-hepimize bizlere dayatılanı kabul etmekten başka yol bırakmıyor. Buna karşı çıkmanın yolu ise hepimizin karşılaştıkları durumlara kayıtsız kalmayarak sesimizi çıkarmamız yolundan geçiyor. Bu sokakta karşılaşılanlardan politikaya,iş hayatından sanata,spordan siyasete tüm alanlarda ve birlikte yapılmalıdır.Zira tek tek yapılandan dayanışma oluşmaz.Yapılacaksa hemen başlanmalı herkes işin ucundan tutmalıdır.Yani bişeyler yapılmalı…

Derin uykudaydım sesine
Uyandım ter içinde kaldım
Uyku tutmadı

Yolun ortasında henüz
Onaltısında vuruyorlar oysa
Bişey yapmadı

Sanki onlar hancı halkına
Yabancı biz ise kiracıyız da
Evden atmalı

Birisi oy peşinde öteki rant
İşinde kıyamet değilse bile
Bişey kopmalı

Bişey yapmalı
Hey bişey yapmalı
Hey bişey yapmalı
Hey

Herkesin fikrince farkımız
Çok ince yutmaya gelince
Demir lokmayı

Hileli terazi han hamam
Arazi konuşanı aşi deyip içeri
Tıkmalı

Faili meçhuller çöple
Beslenenler çalıp duran ziller
Uyandırmalı

Moğollar



Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...