4 Ocak 2012 Çarşamba

Ankara Ankara Güzel Ankara...

Rehberlik mesleğinin saygınlığı-özlük hakları derken yeni yılda yepyeni sorunlarımız oluştu .Bu satırları kaleme alırken Rehber Odaları ile dernekleri Ankara’da mesleğimizin geleceğine hasıl olmuş yeni sorunları görüşmek üzere toplantı ve istişare halindeler.Meslek yasamızın “rehbere rağmen “ ve rehberlik uğraşısının mesleğe ve mesleki birliklere ihtiyaç duyacağı yerde paramparça hale getiren “yeni” yasa tasarımız önümüzde büyük bir sorun gibi dururken; hükümetin önce ülkemizin bir “gerçeği(!)” olan “Melelerin” eğitim alanında istihdam edileceğini açıklaması, ardından da dinimizin gerektiği şekilde anlatılamaması sebebinde dolayı “ cami rehberliği” adı verilen yeni kadroların ihdas edildiği ve 250 kişilik bir kontenjanın açıldığı duyuruldu.(Gerçi bugün de 28 Şubat “zulmünün (!)“ eseri olarak adlandırılan 8 yıllık kesintisiz eğitimin kesintili olarak 13 yıla çıktığı ve İmam hatiplerin orta okul kısımlarının yeniden açılacağı duyurusu geçti ajanslardan.)Tabii ki ülkemizin din adamı eksikliği gün ışığı gibi ortadayken (!) faal bulunan 7000 Profesyonel turist rehberinin de din bilgilerinin sınırlı olması dinimizin yanlış ifade edilmesi sonucunu doğurdu(!).Ancak benim de merak ettiğim ülkemizde sadece İslami eserler ziyaret edilmiyor (işimize gelince hemen Anadolunun tüm dinlere-kültürler beşik olmasından dem vururuz); sadece camilerin ziyareti yapılsa anlaşılır ancak Sinagogların doğru tanıtımı, Kiliselerin doğru tanıtımı,Sünni olmayan Müslüman ibadethanelerinin tanıtımı veya doğru tanıtımı da amaç olmamalı mıdır devletimizin? Dolaysıyla 250 “cami rehberi” doğru tanıtım hedefinin ne kadarını karşılar? Olması gereken rehber mesleğinin meşru ve yasal temsilcileriyle yapılacak eğitim işbirliği ile çözülemez mi? Rehberlik mesleğinin genel unsurları bulunan sanat tarihinin,mimarinin, arkeolojinin,mitolojinin de günün birinde adı geçen alanlarındaki uzmanların “efendim doğru anlatılmıyor” gerekçesi ile itirazı durumunda her örenyerinin kapısında 10’ar kişilik (mimar,sanat tarihçi, arkeolog vs). heyetlerle gezdirilebileceği durumunu düşünmek bile insanı güldürüyor.Yani sevgili meslektaşlar mesleğimizin standartını ve eğitim seviyesini artırma yerine yerine yeni kadroların oluşturulmasını kabul etmek istemiyorum.Velhasıl sevgili meslektaşlarım önceliğimiz tabii ki mesleğimizin çeşitli sebeplerle başkaca kadrolara kaptırdığımız/kaptıracağımız tasarruflarla etkin bir kamuoyu oluşturarak ve haklılığımızı meşru ve yasal platformda dile getirmek ;ayrıca tüm demokratik enstrümanlarla hakkımızı aramak olmalıdır.
Bunu yapmazsak veya yapamazsak nitelikli birer transfer elemanına giden mesleğimizin gelecek kuşaklara bırakılması ancak ve ancak bir hayal kalacaktır. Bu konuda herhangi bir şüpheniz olmasın… Bugüne kadar herkes kendi işini ilgilendirmediğinden dem vuruyordu, ancak artık mesleğin topyekün olarak büyük bir tehdite maruz kaldığı su götürmez bir gerçektir .Artık kimseler kendi çıkarını mesleğin genel ve yaşamsal önemdeki genel çıkarlarının önüne koyamaz.Evet deniz bitti…
Yasamızın bu haliyle geçmesi durumunda da irili ufaklı birçok odanın oluşacağı ve mesleki birliğin ;mesleki güç birliğinden çıkıp marjinal ve etkisiz birer “kulüp” haline gelecek olmasını hesaba katacak olursak, önümüzdeki süreçte tüm meslektaşlarla Ankara yollarını arşınlamamızın gereğini şimdiden belirtmek isterim.Odalarımızın ve derneklerimizin Ankara’dan iyi haberlerle dönmesini diliyorum; katılımcılığın-çoğulculuğun-akılcığın ve müzakere yönteminin ve galip gelmesini tüm kalbimle arzuluyorum.Yoksa bilindik güzel bir şarkıyla başkentte boy göstermemiz gerekecek.
Ankara, Ankara güzel Ankara,
Seni görmek ister her bahtı kara.
Senden yardım umar her düşen dara
Yetersin onlara güzel Ankara...

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...