15 Kasım 2011 Salı

Açık Çağrıdır

Bugün yazıma başlarken tüm ironi ve mizah öğelerinden arınmış bir dil kullanma yönünde kendime söz verdim. Sanırım vermek istediğim mesajın içeriğinin açıkça anlaşılması yönündeki içten isteğimin bu kararımda etkisi büyük oldu. Fazlaca kıyısında kenarında dolaşmadan üzerimize gelen “yeni sürecin” aciliyetine vurgu yapmak istiyorum. Şöyle ki Komisyonda bulunan yasa tasarımızın içeriğinin değiştirilerek meslek odalarının sayısının artırılması isteği (hem ülke hem de il bazında birden fazla meslek odası? Şaka gibi ); mevcut durumdaki kafa karışıklığı hesaplanacak olunursa rehber meslektaşlarımız arasındaki dağınıklığı açık bir kutuplaşmaya-ayrışmaya, son tahlilde parçalanarak güçsüzleştirmeye ve odaların etkisizleştirilmesine yönelik bir hamle olarak algılanmalıdır. Bu bağlamda artık ciddi anlamda önümüze bakarak yasamıza sahip çıkmanın günü ve zamanı gelmiştir. Birbirimizle olan ilişkilerimizde artık mesleğimizin yapılabilirliğini sürdürmek için acilen bir araya gelme zorunluluğu doğmuştur. Çalıştığımız-çalışacağımız işlerin , şirketlerin adının sanının hiçbir önemi yoktur.Birbirimizle olan ilişkilerimizin içeriği-yakınlığı veya birbirimize olan bakış açımızın hiçbir önemi kalmamıştır.Eylem sürecinin sonucunda tutunduğumuz tavrın veya daha da açacak olursak birbirimize sahip çıkma noktasındaki marazlı durumumuzun dahi hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Unutmamalıyız ki ne şirketler geldi-geçti hiçbir varlık sonsuz değildir. Bu yıl burada gelecek yıl Allah bilir nerelerde olacağız. O yüzden ; mesleğimize bir bütün olarak sahip çıkmalıyız.Falancanın adamı filancanın yakını veya kankası olmanızın gerçekte hiçbir önemi yoktur.Nasıl ki şirket ve iş dengeleri en çok birkaç yıl sürüyor ise yine yeni dengeler oluşacak ve biz meslektaşlar yüz yüze bakmak zorunda kalacağız.Bu sebepten dolayı son günlerde sıkça beni ve benim gibi eylem sonrası çalışma sürecinin dışında kalan arkadaşlarla karşılaşıldığında edindiğim (ki kayıtsız şartsız her türlü koşulda çalışma zorunluluğu olan arkadaşlarıma haksızlık etmek de istemeden) vicdanen rahatsız olanların günah çıkarma veya kendini diğer arkadaşlarımızdan ayırma ve aklama veya acıma ;yüksünme ve şikayet etme ;hatta bıyık altından gülümsemenin hiç ama hiç gereği yoktur.Bilinir ki bu çok eski bir hikayedir…Birileri hakkını ister ve bunun sonunda zor durumda kalır bu çok ama çok bilindik bir durumdur…Ne ilktir ne de son olacaktır.Bu işe kalkışırken herhalde sonucunda gül bahçesinde madalya alacağımızı düşünmedik,beklemedik de.Dolaysıyla sebep ve sonucuyla tüm ihtimalleri hesapladık(bazı hesaplar da şaştı değil ama olsun…) , iyi de etmişiz… Bu ifademle tüm rehber meslektaşlarıma açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin hep birlikte yasamızın istediğimiz şekilde çıkması yolunda irade gösterelim ve mücadele edelim. Mücadelemizin hiçbir şirketin özeli ile veya sahibiyle veya şefiyle, falanla veya filanla ilişkisi yoktur. Odaklanmamız gereken tek konu yasamızın hepimizi kucaklaması ve birliğimizi pekiştirmesi olacaktır. Herhangi politik veya ideolojik veya egemen güç tarafından bölünmemize fırsat tanımamalıyız. Bölünürsek yani falanca grubu bir oda filanca grubu bir oda kuracaksa yasa hiç çıkmasın daha iyidir. Odalarımızın süreci yakından izlediğini bilmekle beraber birer “rehber” olarak bizlere düşen görev elimizden gelen her şeyle oluşan bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak olmalıdır. Hiçbir şey yapmayarak veya adam sendecilik yaparak sorumluluktan kurtulamayız. “Aman adımız anılmasın” veya “falancalar gibi oluruz” diyerek ve korkarak ancak günü kurtarırız. Mücadele edersek yarınımızı da kurtarabiliriz. Bu arada mücadele edenlerin ayağının kaymasından mutlu olanlara, onların sırtından yalanlar söyleyerek bir-iki iş fazla almanın hesabını yapanlara, iş alamayanlar sayesinde işler almaktan mutlu olanlara ve arkadaşlarının kanından beslenenlere söyleyecek sözüm tabii ki yok... Onlar zaten muhattap olmayı hak eden kişiler dahi değiller…
Yasamızın bizi tatmin edecek şekilde çıkması için yapılabilecek her türlü demokratik ve meşru mekanizmayı hayata geçirmek boynumuzun borcu olmuştur. Bu ilkeli-ahlaklı-erdemli duruşu sergileyemezsek inanın ki pek yakında en az yarımız sektör dışında bulacaktır kendini… Benden söylemesi…Sağlıcakla kalın.
Not:Bu arada Rehber ağabeyimiz Selçuk Şahin’in ameliyatının başarılı geçmesi ve onu her zamanki gibi aramızda görmek en büyük arzum olmuştur.Hadi bakalım dağların aslan adamı yen şu melaneti ve tez elden yanımıza gel…

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...