Nefes
mi alamıyoruz?...
Devletin
makul şüphesinden mi çekiniyoruz?...
Hakkımız
mı gaspediliyor?...
Sıkıntılarımızı
özgürce dile getiremiyor muyuz?...
Basın
sıkıntılarımızı görmüyor mu?...
Basın
hükümetin borazanlığını mı yapıyor?...
Havuz
medyası tarihin en büyük paraları karşılığında suskun mu?...
Sermaye
çevreleri bizi hakkımızdan ziyade karın tokluğuna mı mahkum
ediyor?...
Sokağa
çıksak Cop-Tazyikli Su-Toma-Biber Gazı- Tutuklanma tehditi mi
var?...
Hakkımızı
mahkemelerde mi aramalıyız?...
Güven
duyduğumuz mahkeme kaldı mı?...
Devletin
şefkati mi kalmamıştı?...
"Cumhur"
kimsesizlerin kimsesi değil miydi?
* * * * * * * * * * * * * *
Çocuklarımızın
geleceği için endişeli miyiz ?...
Gelecek
günümüzden aydınlık görünmüyor mu?...
Okullarımızdaki
eğitim seviyesi iyi durumda mı?...
Temel
Okuma-Anlama ve Temel Matematikte Dünyada 45. sırada mıyız?...
Yabancı
Dil eğitimimiz skandal boyutta kötü mü?...
Osmanlıcaya
ihtiyacımız var mı?...
Mezar
taşlarını mı okumalıyız?...
Ecdadımız
Osmanlıca okur-yazarmıymış?...
Tüm
liseler İmam-Hatip mi olmalıymış?...
Laiklik
devletin din alanında etkisinin olmadığı "hayali" bir
sistemin adımıymış?...
* * * * * * * * * * * * * *
Yılgınlığa
mı düşmeliyiz?...
Küsmeli
miyiz herşeye?...
Cehalete
küfür mü etmeliyiz?...
Cebine
fazladan 20 TL sokana oy verenlere düşman mı olmalıyız?
Kömür-makarna
alanları suçlu mu ilan etmeliyiz?...
Onları
bu hale getirenlere ne diyeceğiz?...
Bidon
kafalı demek yeterli mi?...
Muhalefet
partileri yeterli mi?...
Yoksa
işin ucundan mı tutmalıyız?...
Politikayı
uğraş edinenlerden hoşlanmıyorsak onların alternatiflerini mi
oluşturmalıyız?...
Yoksa...yoksa
hiç bir şey yapma niyetinde değil miyiz?
"Birileri
yapsın, bana dokunan olmasın" cılardan mıyız?
Birileri
yapsın diye verdiğin oyların hakkını kaç kişiden aldın??...
Sorumluluk
istemiyor musun?...
Korkuyor
musun sorumluluk almaktan?...
Sorumluluk
alanlara gıcık mısın yoksa?...
Eeeee..nasıl
olacak peki?..
Hem
sorumluluk isteme; hem de hesap sorulmasını iste...
Sanırım
pek çoğumuzun durumu ülkenin her kurumu karşısında neredeyse
aynı...
Kayıtsızlığımız,
yılgınlığımız, örgütlenme ve dayanışma eksikliği gibi
konular bizleri tüm alanlarda etkiliyor.
İktidar
sahiplerine hakkının karşılığını isteme yerine ; ona
yaranmayı erdem belletmişler bize. Tüm kurumlara sirayet etmiş...
Ata
sözlerimizde "..bal tutan parmağını yalar..",
"..köprüyü geçene kadar ayıya dayı..." veya "...
el öpmekle ağız eskimez..." denmişse; atalarımızdan beri
bu ilkesizlik-omurgasızlık ve güçten yana olma durumumuz baki
demektir.
En
fazla güçten yana olanların da en fazla ezilenlerden çıkması da
tarihte çokça karşımıza çıkar.
* * * * * * * * * * * * * *
Ne
yapmalı?..
Ülkeyi
mi terk etmeli?...
Uruguay'a
mı sığınsak?...
Kaçıp
kurtulalım mı?...
Kalanların
da canı mı çıksın?...
Ortalığı
kompradorlara* mı teslim etmeli?
Sanmıyorum...
Tüm bu sancılardan kurtulmanın tek yolu meşru mevzilerimizin
hakkını vererek ve sorumluluk alarak ve hesap sorarak
olacaktır.Yani yol bilindik...MÜCADELE....
Yani
yol bilindik..Aktif
mücadele
ya da Aktivist duruş
sergilemek.Sorumluluk alarak, sorgulayarak, "birileri benim
adıma yapsın; ben de faydalanayım" demeyerek, gerekirse bedel
ödeyerek, birliğin güç olduğunu kavrayarak, dayanışma içinde
olmayı erdemlilik sayarak, memleketine-işine-aşına-çocuklarının
geleceğine sahip çıkarak (bizzat). Kaçmadan, kaçış yolları
aramadan, başkalarının üzerine yükler yüklemeyerek; adamsendeci
ve teslimiyetçi olmadan;
her birimiz inandığımız ilkeler ve görüşler adına aktif
birer
"yurttaş-birey-meslektaş-anne-baba-işçi-köylü-işveren-akademisyen-öğrenci
vs" olarak
.İster siyasi ,ister akademik ,ister mesleki
ya da topyekün tüm konularda aktifleşerek
kımıldamak, yol almak,umudu yeşertmek...
Herkese
İyi Yıllar....
*Komprador
sözcüğü ilk anda yabancı gelse de, aslında hergün bir arada
olduğumuz pek çok kişi için kullanabileceğimiz; nefis bir
tanımlamadır.Onlar gölgesinden medet umdukları çevrelerin-
sermayenin- iş ve nüfuz alanlarının gölgesinden faydalanan
asalaklardır. Bu kabil insanlar sermaye nüfuzunu kullanan
sermayedarların sözcülüğü görevini de sermaye sahiplerinden
daha ateşli olarak yaparlar.
Sözcüğün
etimolojisi de oldukça ilginç.Wikipedia verileri "Komprador"
sözcüğünü şu şekilde ifade ediyor;
Komprador,
(Portekizce:Comprador,
"alıcı"ya da "satın alıcı", "tedarikçi")
18. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyıl başları arasında,Doğu
(özellikle
Çin)
ve Güneydoğu
Asya'da
ticaret yapan Batılılara
aracılık
eden yerli tüccarlara verilen ad.
Comprador kelimesi, Latince kökenli olan comparare kelimesinden türeyerek Portekizce üzerinden modern Batı dillerine girmiştir. Zamanla "işbirlikçi" anlamını kazanarak Çin'e benzer ülkelerde de benimsenen komprador sözcüğü, ülkenin yabancılarca sömürülmesine katılan kişiler için kullanılmaya başladı.