Mesleki haklarımız elimizden alınma tehlikesiyle karşı
karşıya...
Çarşambanın gelişi Salı'dan belli olmuştu.Aylar önce
transferlerin rehber eşliğinde yapılmasını istisna altına
almaya çalışan Türsab bu niyetini meslek odaları ile yapmış
olduğu protokollerde ortaya koymuştu.
Ardından sürekli olarak "..müze ve ören yerlerinde denetim
yapınız yollarda yapmayınız.." gibi bir ısrarları dikkat
çekmişti.
Ardından nihayet Türsab'ın 1618 sayılı yeni yasa tasarısı
birliğimize tasarı ve gerekçeleriyle iletildi.
Evet... Niyetlerini açık seçik ifade etmişlerdi.Niyet okumamıza
gerek bırakmadan amaçladıkları tüm
hedefleri ortaya dökmüşlerdi...Başkanlarının genel kurullarında
ifade ettiği "..Rehberler
bizim memurumuz; biz onların iş vereniyiz. Biz haddimizi biliriz,
bilmeyene de bildiririz..." cümlesindeki tehdit artık
yasalaşma yoluna girmişti.
Yasalaşması
için bakanlık aracılığıyla iletilen taslakta yer alan ve
mesleğimizi doğrudan tehdit eden kimi başlığı saymak istiyorum;
11
kişi altındaki gruplara rehber zorunluluğu kaldırılmaya
çalışılıyor...
Türkçe
dili talebi halinde yine rehber zorunluluğu ortadan kaldırılmak
isteniyor...
Rehber
zorunluluğu müze ve ören yerleriyle sınırlandırılıp; bu
yerlerin dışındaki tüm faaliyetler "transfer" olarak
nitelendirilmeye çalışılıyor...
Sahadaki
yaklaşık 10000 (on bin) meslektaşımızın uzun yıllar süren
mücadelesi ile elde edilen yasasını etkisiz hale getirmek; kendi
üyelerine rehberlik mesleği üzerinden mesaj vermeyi hedefleyen
Türsab yönetimi turistik hizmetlerin kalitesini yükseltmenin
yollarını aramak yerine maliyetlerini – ki yasaya uygun davranan
acente sayısı bu denli az iken – sözüm ona rehberlik mesleğine
bağlamaya çalışması çok komik bir gerekçe
oluşturmaktadır.Acentelerin yıllardır çözüm ortağı-risk
ortağı olarak, pazarlamasını yapan, müşteri memnuniyetini ( tüm
olumsuzluklara rağmen) sağlayan; ayrıca ülke tanıtımı
konusunda tüm dünyada örnek gösterilecek şekilde ifa eden rehber
meslektaşlarımızı
yeni
yasa tasarıları ile bu denli etkisizleştirmeye çalışmalarını
tabii ki tüm acentelere mal edemeyiz.Ancak mevcut anlayışın
acentecilik faaliyetinde yıllardır bu işi layıkıyla yapan
meslek erbaplarımızla ilgili tasarrufları( öngördükleri yasa
tasarısı itibariyle) endişe vericidir.
Meslek
yönetmeliğimizin çıkması aşamasında Türsab'ın önerileri
karşısında çok şaşırmış; hatta hukukçularının yetersiz
olduğunu ve hiç bir yasal bilgilerinin olmadığını düşünmüşsem de yasa tasarısını görünce meslek yasamıza ve mesleğimize
yönelik çok olumsuz bir algı içinde oldukları gerçeğini idrak
etmiş oldum.Kendileri ve kanaat önderleri ile görüşmelerimde ise
şu çok basit önerme açığa çıkıyor;( yani aslında tüm
dertlerinin kaynağında) "Bizim personelimiz olan, parasını
bizlerin ödediği rehberlerin yasası çok güçlü; onların
denetimlerde asli unsur olmalarını kabul etmiyoruz..." veya
".. yasaları budanmalı, burunları sürtülmeli..".
Denetimler sonucu kaçak acenteciliğin önleneceği, kayıt dışı
faaliyetlerin son bulacağı, nihayet kamu yararının gerçekleşeceğini görmek istemiyorlar.Ayrıca
denetimlerin yasalara uygun faaliyet içinde olan acentelerin de
faydasına olacağı beyefendilerin hiç umurunda görünmüyor.
Bakanlığımızdaki etkisi sermayesi ölçüsünde güçlü olan
Türsab'ın tasarısına şüphesiz en sağlam hukuki gerekçelerle
ve tüm yasal, demokratik ve meşru enstrümanlarla karşı
duracağız; ancak meslektaşlarımıza
da görevler düşmektedir.
İlki rehber
kökenli acenteci arkadaşlarımız aracılığıyla Türsab'ın
kendi iç dinamikleri olarak müdahil etmenin yollarının aranmasıdır.
Yine
hükümet veya muhalefet milletvekilleri ile ilişkiler kullanılarak baskı grupları oluşturulmalıdır.
Son olarak da kendi aramızdaki
her türlü görüş ayrılığını bir tarafa bırakarak "tek
vücut" haline gelerek bir arada durmamız gerekmektedir.
Tüm
sorunlarımız karşısında suskun kalanlardan isek.. yapabilecek
bir şeyimiz yok demektir.
O
zaman paşa paşa inilecek otobüsten...
Ben
inmek niyetinde değilim...Ya siz?
Not:Erkek egemen-cinsiyetçi-kadınlara yönelik aşağılayıcı tüm kurumların tez zamanda tarihin çöplüğündeki seçkin yerini almasını diliyor; Mersindeki korkunç olayı kınıyor, tüm suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.Eğitimsizliğin ülkemizin tüm yasal-toplumsal ve sosyal kurumlarını yok etme noktasına getirdiği günler yaşıyoruz...Çok üzgünüm...
Not:Erkek egemen-cinsiyetçi-kadınlara yönelik aşağılayıcı tüm kurumların tez zamanda tarihin çöplüğündeki seçkin yerini almasını diliyor; Mersindeki korkunç olayı kınıyor, tüm suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.Eğitimsizliğin ülkemizin tüm yasal-toplumsal ve sosyal kurumlarını yok etme noktasına getirdiği günler yaşıyoruz...Çok üzgünüm...