14 Şubat 2015 Cumartesi

Otobüsten İnecekler Var Mı?

 Mesleki haklarımız elimizden alınma tehlikesiyle karşı karşıya...

Çarşambanın gelişi Salı'dan belli olmuştu.Aylar önce transferlerin rehber eşliğinde yapılmasını istisna altına almaya çalışan Türsab bu niyetini meslek odaları ile yapmış olduğu protokollerde ortaya koymuştu.

Ardından sürekli olarak "..müze ve ören yerlerinde denetim yapınız yollarda yapmayınız.." gibi bir ısrarları dikkat çekmişti.

Ardından nihayet Türsab'ın 1618 sayılı yeni yasa tasarısı birliğimize tasarı ve gerekçeleriyle iletildi.
Evet... Niyetlerini açık seçik ifade etmişlerdi.Niyet okumamıza gerek bırakmadan amaçladıkları tüm hedefleri ortaya dökmüşlerdi...Başkanlarının genel kurullarında ifade ettiği "..Rehberler bizim memurumuz; biz onların iş vereniyiz. Biz haddimizi biliriz, bilmeyene de bildiririz..." cümlesindeki tehdit artık yasalaşma yoluna girmişti.
Yasalaşması için bakanlık aracılığıyla iletilen taslakta yer alan ve mesleğimizi doğrudan tehdit eden kimi başlığı saymak istiyorum;
11 kişi altındaki gruplara rehber zorunluluğu kaldırılmaya çalışılıyor...
Türkçe dili talebi halinde yine rehber zorunluluğu ortadan kaldırılmak isteniyor...
Rehber zorunluluğu müze ve ören yerleriyle sınırlandırılıp; bu yerlerin dışındaki tüm faaliyetler "transfer" olarak nitelendirilmeye çalışılıyor...
Sahadaki yaklaşık 10000 (on bin) meslektaşımızın uzun yıllar süren mücadelesi ile elde edilen yasasını etkisiz hale getirmek; kendi üyelerine rehberlik mesleği üzerinden mesaj vermeyi hedefleyen Türsab yönetimi turistik hizmetlerin kalitesini yükseltmenin yollarını aramak yerine maliyetlerini – ki yasaya uygun davranan acente sayısı bu denli az iken – sözüm ona rehberlik mesleğine bağlamaya çalışması çok komik bir gerekçe oluşturmaktadır.Acentelerin yıllardır çözüm ortağı-risk ortağı olarak, pazarlamasını yapan, müşteri memnuniyetini ( tüm olumsuzluklara rağmen) sağlayan; ayrıca ülke tanıtımı konusunda tüm dünyada örnek gösterilecek şekilde ifa eden rehber meslektaşlarımızı yeni yasa tasarıları ile bu denli etkisizleştirmeye çalışmalarını tabii ki tüm acentelere mal edemeyiz.Ancak mevcut anlayışın acentecilik faaliyetinde yıllardır bu işi layıkıyla yapan meslek erbaplarımızla ilgili tasarrufları( öngördükleri yasa tasarısı itibariyle) endişe vericidir.
Meslek yönetmeliğimizin çıkması aşamasında Türsab'ın önerileri karşısında çok şaşırmış; hatta hukukçularının yetersiz olduğunu ve hiç bir yasal bilgilerinin olmadığını düşünmüşsem de yasa tasarısını görünce meslek yasamıza ve mesleğimize yönelik çok olumsuz bir algı içinde oldukları gerçeğini idrak etmiş oldum.Kendileri ve kanaat önderleri ile görüşmelerimde ise şu çok basit önerme açığa çıkıyor;( yani aslında tüm dertlerinin kaynağında) "Bizim personelimiz olan, parasını bizlerin ödediği rehberlerin yasası çok güçlü; onların denetimlerde asli unsur olmalarını kabul etmiyoruz..." veya ".. yasaları budanmalı, burunları sürtülmeli..". Denetimler sonucu kaçak acenteciliğin önleneceği, kayıt dışı faaliyetlerin son bulacağı, nihayet kamu yararının gerçekleşeceğini görmek istemiyorlar.Ayrıca denetimlerin yasalara uygun faaliyet içinde olan acentelerin de faydasına olacağı beyefendilerin hiç umurunda görünmüyor. Bakanlığımızdaki etkisi sermayesi ölçüsünde güçlü olan Türsab'ın tasarısına şüphesiz en sağlam hukuki gerekçelerle ve tüm yasal, demokratik ve meşru enstrümanlarla karşı duracağız; ancak meslektaşlarımıza da görevler düşmektedir.

İlki rehber kökenli acenteci arkadaşlarımız aracılığıyla Türsab'ın kendi iç dinamikleri olarak müdahil etmenin yollarının aranmasıdır.
Yine hükümet veya muhalefet milletvekilleri ile ilişkiler kullanılarak baskı grupları oluşturulmalıdır.
Son olarak da kendi aramızdaki her türlü görüş ayrılığını bir tarafa bırakarak "tek vücut" haline gelerek bir arada durmamız gerekmektedir.
Tüm sorunlarımız karşısında suskun kalanlardan isek.. yapabilecek bir şeyimiz yok demektir.
O zaman paşa paşa inilecek otobüsten...

Ben inmek niyetinde değilim...Ya siz?



Not:Erkek egemen-cinsiyetçi-kadınlara yönelik aşağılayıcı tüm kurumların tez zamanda tarihin çöplüğündeki seçkin yerini almasını diliyor; Mersindeki korkunç olayı kınıyor, tüm suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum.Eğitimsizliğin ülkemizin tüm yasal-toplumsal ve sosyal kurumlarını yok etme noktasına getirdiği günler yaşıyoruz...Çok üzgünüm...

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...