4 Ocak 2014 Cumartesi

6326 Ne Getirdi Ne Götürdü

6326 sayılı yasanın meclisten geçerek kanunlaşması, ardından yönetmeliğinin çıkarılması ve de rehber mesleğinin “resmen” meslek haline gelişinin ardından rehber kamuoyunda büyük beklentilerin karşılanamaması çeşitli alanlarda kendisini göstermektedir. Yasanın getirdikleri ile götürdükleri kısmen yüksek sesle kısmen de gizli-saklı kimi çevrelerde tartışılmaya başlandı.Tüm tartışmalarda kısmen bilerek; kısmen de bilmeyerek tüm odalar ve birlik suçlamalara maruz kaldı.Efendim”denetlemelerden hiç sonuç alınmayacaksa neden çıktı bu yasa?” veya “ o kadar aidat mı olur?” ya da “acenteleri denetleyemeyeceksek neyime yarar bu yasa!” veya “ neden hemen şu veya bu konu halledilemiyor”....Çeşitli eleştirilerin sadece bir kaçı diyebilirim. Yasanın çıkmasının ekonomik ve sosyal hayata hemen nüfuz etmesi eş zamanlı olmuyor, ne yazık ki...Hele bir de ülkemizdeki merkezi idare ile ve kurumlarla yapılan yazışmaların aylar sürdüğünü tekrarlamak sanırım anlamsız olacak.Bir de mesleğimizin turizm sektöründe sermaye sahibi olmayan ve dolaysıyla belirleyici olmamasından dolayı; yasanın uygulanırlığını da direkt olarak etkiliyor.Mesleğimiz yasanın çıkarılması sürecinde yasa koyucu tarafından gerçek niteliğine uygun olarak tanımlanmadığından uygulamada yasanın birçok eksikliği ile karşılaşmaktayız.Mesela serbest meslek olarak ele aldığımızda ise faaliyetin arızi olarak; yani sürekli olmayan yılın belirli dönemlerinde yapıldığı varsayımından yola çıkılıyor ki bu da aslında emeklilik sisteminin nasıl ve kim tarafından ödeneceği ve de boşluk dönemlerin akıbeti hakkında hiç bir sonuç çıkarmıyor.Velhasıl kelam yasanın eksikleri mevcut. Tüm bu olumsuzluklara rağmen rehber odalarının ve birliğin mesleğin denetimleri konusunda tek başına yetkili kılınmış olması gibi olağanüstü bir yetki aslında tüm olumsuzklukları bertaraf ediyor!!!!! Eeee...neden kullan(a)mıyoruz bu yetkiyi??? Çünkü değerli meslektaşlarım bu yetki yasadan doğmasına karşın güç odaklarının baskısı ve bakanlığın genelgeleri ile fiilen işletilemez noktaya taşınmıştır.Temmuz 2013 tarihindeki bir bakanlık genelgesi ile odaların hem rehberleri hem de acenteleri denetleme yetkisi kayıtlanarak; açık bir hukuka aykırılık ortaya çıkmıştır.Bu fiili duruma karşı hemen harekete geçilmiş ve müteaddit defalar bakanlıkla görüşülmüş;sonuçta dava açılarak genelge değiştirilmiştir.Hikayenin bundan sonrası ise dava konusu olduğu için; anlatımı da yasal olarak mümkün değildir.Ancak dava ve talebimiz sürmektedir.Yani yasanın (şu beğenilmeyen) gereği tek başına ve hukuki sonuçları mahkeme kararları, soruşturmalarla ve deneyimlerle lehimize ve hukuka uygun olana kadar da hukuk mücadelesi sürecektir. Eveeeeet...Demek ki haklarımız yasal olarak sabit olsa da tüm kurumların gerçeği kabullenmesi yine bir mücadelenin verilmesine bağlıdır. Kimse kimseye hakkını gününde teslim etme isteğinde değil..Ne yazık ki... Devletin diğer organlarının yasanın ve mesleğin muhtevası konusunda bilgilendirilmesi de ayrıca bir konu. Yasama faaliyetinin eklektik olmasından dolayı yasalar arası bir uyumun olduğunu söyleyebilmek mümkün görünmüyor.Bunun sağlanması ancak birliğin tüm devlet kurumlarına hem mesleğin hem de kazanç kalemlerinin izahı ile mümkün oluyor.Takdir edersiniz ki bu faaliyet de uzun soluklu ve sabır gerektiren bir konu. Devletin kendi faaliyetlerinin bir kısmını STK lar aracılığıyla yürütmesinin odalara getirdiği en büyük külfet ise denetim faaliyetlerinin son derece masraflı ve meşakkatli olması.Rehberlerin talebi etkin denetimler ise odalar bunu yerine getirmek zorundadırlar.Bunun için ise oda çalışanlarının yanında bir de denetim personeli; denetimlerin tüm güzergahlarda yapılması için araçlara (otomobil-minibüs);bu insancıkların geliş-gidiş-iaşe-sgk primleri vs. giderlerinin karşılanması gerekiyor.Yasadan önce olmayan bu kalemlerin büyük paralar gerektirdiği ortadadır.Bu paraları odalar ancak rehber üyelerden alacağı çalışma kartı ve yıllık aidat gelirlerinden karşılamaktadır.Bunlar dışında gelirleri olmayan odalara bunun ne denli büyük bir külfet olduğunu yazmaya sanırım gerek yok. Mesleğimizin tüm kurumlarca kabullenilmesi ve saygın bir yere konumlanması için bu sıkıntılara göğüs geren tüm oda yöneticilerine teşekkür etmek gerekirken bir de sanki ayakkabı kutularınca gelirin olduğu imasıyla eleştirilmeleri üzücü.Tabii paraların nasıl kullanıldığı konusundaki üye hassasiyetinin olmasının da gerekli olduğu ayrı bir gerçeklik.(Bu arada kimi odanın ancak 60-70 üyesi ile gerçekten “var olma” savaşı verdiklerini de samimiyetle söyleyebilirim.Hem oda başkanlığı hem sekreterlik yapan mı dersiniz,odaya külfet olmasın diye iş yerlerini oda olarak kullanan mı dersiniz,derme-çatma binalarda meslek odalığı yapanlar mı desiniz.Küçük odaların veya bölgesel odaların mutlaka birlikçe desteklenmesi gerekiyor.Çalışma kartı ücretlerinin artmasının ardındaki gerçeklik budur. ) Yasa ile üyesi olması zorunlu olan kimi meslektaşın bu “mecburi üyelik” noktasında eleştirileri olabilir.Ancak üyesi olduğun kuruluş da yasanın ve yönetmeliğin kendisine verdiği yetkileri; meslek adına kullanır.Bunu üyenin parasıyla yapması kadar doğal bir hakkın kullanmasından dolayı öykünülmesi anlaşılamazdır. Birliğimizin genel kurulunda odaların hem üye sayısı hem de kendi masraflarını kendi takdiriyle çalışma kartlarının fiyatlarını kendilerinin belirlemesi konusundaki;(bence demokratik) kararı ise oda yöneticilerinin popülist yaklaşımları sonucunda şöyle bir sonuç doğurdu,kimi oda 300 TL kimisi ise sadece 10 TL talep ederek uygulamayı işletilemez hale getirdiler.Bu sebepten dolayı yeni genel kurulda bu yetkinin tümden Birlik YK sına verilmesi oylanacak ki yeknesak bir fiyat uygulaması ortaya çıksın. Rehberlik mesleğinin vizyonu konusunda mesleğimizin sürdürülebilirliği konusunda standartlar oluşturma zorunluluğu doğmaktadır.Şöyle ki rehber meslektaşların gelirlerinin tanımı- asli gelir-tali gelir ve gelirlerin vergilendirilmesi gibi hususların mesleğimizin nesillerce sürdürülebilmesi için herkesçe kabul edilmiş olan genel tanımlara ihtiyacı hasıl olmuştur.Uzun vadede tüm mal hizmetlerin vergilendirilmesi; sağlıklı kotasyon ve kar hesaplarına o da tüm turizm sektöründe fiyat istikrarına sirayet eder. Mesleğimizin yasal mevzuata ve yönetmeliğine kavuşması ile birlikte pratikte görülen ve çözüm bekleyen sorunlarının;büyük ölçüde gelir tanımı yapmamış bir meslek erbabının bunca yıldır genel tanımları yapma noksanlığından kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar sürdürülegelmiş klasik alışkanlıklarına paralel olarak; rehberlik hizmetine karşılık olarak büyük ölçüde hanut gelirleri konulmuştur.Yani müşterilerin alış-veriş yapmalarına doğrudan bağlı olan “GAYRİ RESMİ” gelir kalemi.Müşteri kitlesinin her zaman ve sürekli olarak alış-veri güdülerinin ve ihtiyaçlarının ayni düzeyde kalmayacağı ayrıca destinasyon alışkanlıklarının süreklilik arz etmesi ve ülke turizm fiyatlarının düşüklüğüne paralel olarak 1-2 yıl içinde kesinlikle “tükenen” güdülerdir; buna bağlı olarak da gerçek gelir kalemleri yerine “hayali” bir gelir peşinde koşan meslek erbaplarını türetmiştir.”Hayallerden uyanma” vaktinin geldiğini herkese duyurmak isterim.... Tüm tartışmalara da açığım.. Sevgilerimle Not:Yeni yılınız Kutlu Olsun...

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...