Mesleğimizin en zayıf yönü
sanırım dayanışma eksikliği olarak değerlendirilebilir. Meslek
sorunları, meslek yasası, sözleşme zorunluluğu vs bir çok
konuda birbirimizi "kollama", birbirimize "sahip
çıkma" veya birbirimizi desteklemek ülküsünden gerçekten
de yoksunuz. Tüm sayılan bu konuların yanında bir de son dönemde
ayyuka çıkan ve yıllardır çözülememiş olan Sultanahmet camii
ve meydanının hanutçuluk ve şiddet sorunu var ki; artık bir
şeyler yazmak zorunlu hale geldi. Meslektaşlarımız camii
sırasında efendice sıranın gruplarına gelmelerini beklerken
yetkisiz-kaçak ve kaba-saba tavırlı kişilerin sıralarını
ellerinden almalarına karşı gelirse meydan dayağı yiyor ve
çaresizlik içinde yetkililerden çözüm bekliyorlar.Ya da hiç
seslerini çıkarmıyorlar ve hayat olağan akışına devam ediyor
ve sorun çözülmüş oluyor (o an için).
Kayıtsız kalabilenlerin
kabalığı-zorbalığı- kural tanımazlığı kabullenmeleri
durumunda kimseciklere bir şeyler olmuyor. Ancak kayıtsız
kalanların tavrını beğenmeyen ve müdahale etme gereği duyan
meslektaşların da yeterince hanutçu şiddetine maruz kaldıklarına
tanık olduk.
Aynı çoklukta da 8-10
grubun rehberinin, gruplarının önünde söz konusu hanutçu-rehber
diyaloğuna tanık olurken sus-pus kaldıklarına da tanık olduk.
Hiç kimseden kahramanlık yapmasını beklemeyiz.Ancak sözlü dahi
olsa orada müdahil olsalar bu tür vakalar ciddi anlamda
azalır.Rehber milletinin kendi içindeki "sahipsizliği"
veya kendi meslektaşları tarafından dahi sahiplenilmemesi durumu
"hanutçu" tayfasını bir kat daha cesaretlendirmektedir.
Sözel olarak da olsa
edilecek bir kaç aklı başında söz söylemek için kimsenin 5.Dan
Kung-Fu veya Karate eğitimi almış olmasına gerek de yok. Birazcık
birbirimize değer vermekle, empati yapmakla ve en önemlisi bir
"camianın" mensubu olduğumuzun bilincinin gelişmesi
gerekiyor. Gelişsin ki uğradığımız tüm hak kayıplarına ,
hukuksuzluklara, ödenmeyen yevmiyelere, keyfi acenta uygulamalarına
karşı koyabilmenin gücünü bulalım.
Yetkililerin işlerini
yapmalarını beklemek de bir çözüm yoludur.Ancak yıllardır
çözülememiş ve sürüyle dedikoduya sebep olan ilişkiler yumağı
içinde hanutçu-dükkancı-zabıta vs yani kim kimin yanında olduğu
çözülebilmiş değil. Yine naif bir duruşla bu tür kabalıklardan
yana olmadığımızı söyleyerek "...efendim meslek odaları
veya birlik veya bakanlık veya emniyet vs..." gibi bir çok
kurumu işaret eden rehber meslektaşların öncelikle meslektaşlık
kavramını irdelemeleri gerekiyor.Meslektaşlık sadece aynı
mesleği icra eden kişileri ifade etmez; aynı zamanda aynı
mesleğin layıkıyla sürdürülebilmesi için düşünce ve eylem
birliği içinde olan insan topluluğunun ifade eder. Bu topluluk
nitelikli bir topluluktur. İşini-aşını-geleceğini düşünen ve
o nispette ortak mesleki haklarını geliştirmek için dayanışma
güdüsünü ön plana çıkarabilen bir topluluktur.
Derseniz ki "..bizim
kaba-saba insanlarla işimiz olmaz.." o zaman siz de susun...
Alsınlar sıranızı...Siz gruplarınız önünde aman ha rencide
olmayın..
Bakmayın...
Meslektaşlarınızın darp edilmesini, dövülmesini
görmeyin....Duymayın.......
Meslektaşlarınıza
(kadın/erkek) edilen ağza alınmayacak küfürleri duymayın....
Hatta rotanızı değiştirin... Sultanahmet camii'ni hanutçulara
teslim edin...Programlardan çıkarın.... Ne olacak ki?
Sanki birilerinin "...sizler
ne işe yararsınız?.." dediğinizi duyar gibiyim.Ben şahsen
sırasını almaya çalışan hanutçulara müdahale ederken
korkabilirim ama meslektaşımı asla bu orman kaçkınlarına
sus-pus şekilde teslim etmem...Müdahale etmeyenlerin de tıpkı
saldırıda bulunan "hanutçular" gibi teşhir edilmesinden
yanayım hatta... Bu davranışın meslek etik ilkelerine de aykırı
olduğunu düşünüyorum...
Birbirimiz rakip değil de
meslektaş olarak gördüğümüz gün; sorunlarımızı
"öz gücümüzle" çözebileceğimiz gündür.