1 Haziran 2012 Cuma

Acaba acaba acaba????

Rehberlik meslek yasasının komisyondan genel kurula gitmesinin ardından yine onlarca soru oluştu kafalarda.... Acaba bu yeni yasa ile rehberlik mesleğini icra etmek adına olumlu neler vardı? Acaba bu yasa ile ne gibi bir güvenceye ulaşmıştık? Acaba yasasızlık daha mı iyidi? Acaba vergilendirme de olacak mıydı? Acaba yasa ile yeni bir ayrıcalıklılar sınıfı mı oluşturuluyordu? Acaba yasa tüm sorunları çözecek miydi? Acaba yeni yasa tamamen rehberi avutmaya mı yönelikti? Acaba yasa koyucu hangi dengeleri gözetmişti? Acaba Tursab mı yoksa odalar mı isteklerini kabul ettirmişti? Acaba yeni yasada öngörülen oda adedinin birden fazla olması ile odaların gücü azalır mıydı? Acaba etnik veya dinsel veya politik veya acente temelli odalar kurulacak mıydı? Acaba odalara kaydın zorunlu olması demokratik miydi? Acaba tüm rehberlerin aidat ödediği odalar arpalık haline gelir miydi? Acaba odaların denetim ve ceza kesme yetkisi acenteleri zor durumda bırakır mıydı? Acaba odaların rehberleri de cezalandırması hangi kriterlere göre belirlenecekti? Acaba rehber lobileri oluşur muydu? Acaba yeni Tursab yasası ile rehberlerin çalışma alanları daraltılıyor muydu? Acaba aklı selim galip gelir miydi? Sorular çoğalıyordu... Soru soranların bu denli düşünceli olmaları meslek adına elbette sevindiriciydi... Ancak meslek yasasının oluşumu sürecinde sesi-soluğu çıkmayan, hak talepleri dile getirildiğinde kaçıp kaybolanların süreci takip etmeleri de pek manidar.Demek ki ilkesellik değil zorunluluk ancak adam edebiliyor kimilerini ..Ayrıca yıllardır hiçbir odaya kayıtlı bulunmayan değerli meslektaşların da birden ortaya çıkması da mesleğimiz adına sevindirici bir gelişme oldu.Ancak süreç kendiliğinden gelişmedi ve bundan sonra da gelişmeyecek... Meslektaşların unutmaması gereken temel konu bu yasanın "öznesi" rehber meslektaşlardır.Yani öyle mi böyle mi demek yerine bir araya gelip sürece sivil olarak katılmak gerekir.Ortak tutumların oluşmasına yardımcı ;fikir üretilen tartışma platformlarında eski-yeni oda temsilcileri yerine yasanın hedef kitlesi olan rehberlerin konuşarak,tartışarak ve de "az oda-güçlü oda mı?" yoksa "çok-oda güçsüz oda mı?" tartışmalarını şimdiden sıkıca takibi gerekir....Yoksa birileri gelir kendine göre şekillendirir ve yine "acaba" lar kalır yanımıza... Sorunlarına sahip çıkmak yerine "birilerinin sorunlarını çözeceğini düşünmek" inanın ki saflığın ötesinde; hatta sorumsuz bir davranıştır.Hayatta her durum karşısında "kurtarıcı " bekleme alışkanlığımız artık çekilecek düzeyde değil.Keşke kimi sosyal medya aracındaki "rehber anılarına" sahip çıkabildiğimiz ölçüde yeni dönemi tartışmaya ilgili olsak... Sorunlarımıza sahip çıkmazsak ancak yine sorunun bir parçası olarak kalmaya mahkum oluruz...Oda sayısı birden çok olacakmış deyip oluşacak odaların hangi nitelikte olacağını beklemeden (ki oluşturulacak odaların adedinin o ile kayıtlı rehber sayısının en az üçte biri olması gerekiyor );odalarınıza şimdiden sahip çıkalım görüşlerimizi dile getirelim ve çok odalı olması kesinleşen yeni dönemde güç kaybını mümkün mertebe asgaride tutalım.Yani kısaca müdahil olalım,şimdiye kadar olmayanlar, bizden bir şey olmaz diyenler,yasal dayanağımız yok diyenler; buyurun yasal dayanak...Özellikle yaz döneminde çalışmalar yapabilirler. * * * * ARO başkanı Hasan Uysal'a da geçmiş olsun dileklerimi blog aracılığıyla yinelemek isterim. * * * * Bu arada Almanca Rehber kurultayının birinci yıl dönümü de geride kaldı...Geçen bir yılda yaşananları şimdi acı bir tebessüm ile hatırlayan herkese ve de emeği geçen herkese tekrar teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...