16 Şubat 2012 Perşembe

Rehberlik Mesleğinde “Mesleki Bilginin Devamlılığı Sorunsalı” veya “Günü Kurtarma Geleneği”

Bu yazımda rehberlik mesleğinin karşı karşıya olduğu zorluklarının bir kısmına ilişkin tespit ve eleştirilerimi sıralamak istedim.
Tarihe, arkeolojiye, mitolojiye, geleneklere tanık rehber aynı zamanda gününe de tanıklık eder (edebilir) mi? Etmeli midir? Hangi araç ve yöntemi kullanmalıdır ? Ülkenin objektif olarak tanıtımının rehberlik mesleğine ve ülkemize faydası var mıdır? Ülkenin tüm gerçeklerini tüm çıplaklığıyla ifadesinin meslektaşlarımızın işine ve kazancına etkisi var mıdır?
Uludere olayı, KCK-Ergenekon-Kafes-Balyoz-Sarıkız soruşturmaları, Soykırım oylaması, MİT yasası,Şike soruşturması, Cari Açık,İşsizlik,Hopa Olayları,12 Eylül yargılamaları ve nihayet Başbuğ’un tutuklanması…Aylardır gündemimizde bulunan konuları takip eden sadece ulusal basın kuruluşları olmayıp ; uluslararası basın da tüm olayları ayrıntılı olarak yurtdışından irdelemektedir.Ülkemize gelen okumuş-yazmış (Bu kitlenin sayısal olarak çok az olduğu gerçeğini de vurgulamak isterim ) turistlere laf yetiştirmeye zamanı-isteği olmayan rehber meslektaşların tarafsızca tüm ülkenin gündemini takip etme zorunluluğu mutlaktır; bu tartışma götürmez.
Ülkemizin geniş coğrafyasına sığmış tüm kültürel birikimlerin kadim izleyicisi ve anlatıcısı olan rehberlik mesleğini icra eden meslektaşlarımızın günümüz Türkiye’sini nerden gördüklerini hep merak etmişimdir. Yılın büyük bir bölümünü turistlerle geçiren meslektaşların ancak kendi memleketlerine gittiklerinde; ülkeyi ancak orada bulunup turizmle iştigal etmeyen insanlarla (akraba-eş-dost vs.) yani “yerlilerle” buluşması sonucu farklı bir bakış açısı bulup; ülkenin gerçek gündemiyle yüzleşmesi turist rehberlerinin ülkelerinin gerçek gündeminden soyut-yabancılaşmış bir yaşam sürdürdüğünü kanıtlar. Gerek çalışma koşullarının gerekse yaşam standartlarıyla ülkemizle örtüşmeyen rehber meslektaşların sokağın gündemiyle ancak “gezi esnasında- şehir turu dolaysıyla” muhataplığı sonucunda sürekli şaşırarak gelişme gösteren “yeni “ durumlarla da ancak gezdirdiği turist gruplarıyla tanık olabilmektedir. Meslektaşlarımız ülkemizin genel gidişatını objektif olarak gözlemleme yetisini biraz da turizmimizin genel gerçeklikten kopmuş olması dolaysıyla da gerçekleştiremediğini de açık yüreklilikle söyleyebilirim. Zira ülkemizde pazarlanan mal ve hizmetlerin çeşitli sebeplerden dolayı gerçek-reel-ideal düzeyde olmamasından dolayı pazarlama araçlarının ; buna rehber faktörü de dahil; gerçeklikle ilgisinin az olması kaçınılmazdır.Ayrıca sıkça karşılaştığımız “Deniz-Kumsal-Güneş” konseptli turistlerin pek de memleket meseleleriyle ilgilenmedikleri gerçeğini de göz ardı etmeden veya okumuş-yazmış turistin de alışverişe konsantre edilmesinin önemli sayılmasından dolayı memleket meselelerinden uzak durulması da salık verilmektedir.Bu gerçeklikten kopuş anlamını da taşıyan önemli durumun sonucunda ise farazi bir memlekette veya “ sanal” bir ülkede yaşandığını sanan meslektaşlarımız da vardır. Gerçeklikle ilginin azalması sonucu muhakeme yetisi de sendeleyen meslektaşlarımızın ; meslek veya sektör dışında herhangi bir uğraş edinme veya iş kurma durumuyla yüz yüze gelince başarılı olamamalarının bir sebebi de bu olmalı…Evet memleketlerini “Edirne’den Ardahan’a” dek tanıyan,ören yeri –müze demeden her yıl binlerce kilometre tepen; ancak ülkesinin hem ekonomik hem sosyal gelişimlerine yabancı kalınabilen bir meslek dalıdır aslında Turist rehberliği…Nazım’ın dediği gibi:..”hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. “Sanırım bu eleştirinin önüne geçmenin tek yolu biraz daha sırça köşklerden ayrılıp “halka” karışma, sokakta-pazarda insanların duygu ve hislerine kulak kabartma ve insanlarla bol bol konuşma olduğunu görmek gerekir.
Son yıllarda sosyal medyanın gelişmesiyle biraz daha politikleşen meslektaşların içeriği ve kaynağı belli olmayan paylaşımları da kalıp olarak paylaşıp; o konuda “sanal alemde” fikir ortaya koymaları da ilginç olmuştur. Kimi “özlü söz” sitelerinden hoşa giden vecizeleri paylaşan arkadaşlarımızın vecizelerin sahiplerini araştırmadan kullanmaları da yine süregelen yüzeyselliğin bir sonucudur. İnternet araçlarını ve kaynağını araştırmadan “tüketici “olarak paylaşılan her şeyi doğru kabul etmek de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yine kaynağı belli olmayan dayatma-tehdit veya ötekileştirici paylaşımların kime veya hangi çevrelere hizmet ettiği belli değildir.
Tüm bunları aşmanın yegane yolunun ancak meslek kuruluşlarının temel bilgileri tekrar ve ilginç bir şekilde söyleşiler, konferanslar, sunumlar veya meslek içi eğitim araçlarını kullanarak (ki burada konusunda uzmanlığın yanında hitabeti güçlü ve dikkatleri toplayabilecek konukların kullanımı da çok önemlidir) meslektaşlarımıza aktarma yolunun çok önemli olduğu düşüncesindeyim. Donanımını yıllar içinde kaybeden veya bilgi birikiminin gerilediğinden şikayet eden onlarca meslektaşımıza tanıklık ettim. Rehber meslektaşların şikayetlerinden birinin de gelen turist yığınlarının ne yazık ki istenilen düzeyde (hem gelir ve hem de eğitim düzeyi itibariyle) olmayan insanlar olmaları hasebiyle bilgi dağarcığının yıllar öncesi edinilen temel bilgileri dahi aşındırdığı şikayetidir.Bu sebepten ötürü bildiğini varsaydığımız tüm bilgileri üşenmeden tekrarlamak ve aşınmaya başlayan köşeleri tespit etmekte ;mesleğimiz açısından büyük fayda görüyorum.
Her ne kadar yoğun iş temposu ve kazanç elde etme gayreti rehber meslektaşlarımızı çok yorsa da, mesleğe kendi içinden bir devinim kazandırmak meslek örgütlerimizin temel amaçlarından olmalıdır. Maksat sadece günü kurtarma olmamalıdır.Herkese selamlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Bir Veda Yazısıdır

 Rehber örgütlenmesi süreçlerinde yıllarını geçirmiş bir meslektaşınız olarak mesleki konulardaki son yazımı kaleme almaya karar verdim. ...